Çocuklara biçilen transgender kimlikler üzerine gerçekten hiç düşündünüz mü?
4th Wave Now birbirinden farklı görüşlere sahip olsa da ‘trans çocuk’ meselesine ve buna bağlı medikalleşmeye, atipik davranışları patolojikleştirme eğilimine şüpheyle bakan; bu konuda araştırma ve blog yayını yapan çoğunluğu ebeveynlerden oluşan bir topluluk. Brie Jontry bu grubun sözcülerinden biri ve kendi kızıyla yaşadıkları deneyime dair gerçekleştirilen söyleşiyi Türkçeleştirdik.
Pek çok çocuğun ve gencin ‘yanlış bedende’ doğduğuna inanması ve bu fikrin onaylanmasının ne anlama geldiğini sorgulamak isteyenler için anlamlı bir söyleşi. Batıda özgürlükçü, ilerici görüldüğü için çok sorgulanmadan benimsenen trans çocukluk ve ergenlik anlayışı ‘tedaviler’ göz önüne serilince tartışmaları açığa çıkarıyor. Türkiye’de bu konu daha ziyade ayrımcılık ve düşmanlığa hedef olan bireylerle dayanışma ve örgütlenme temelinde ele alınıyor, gençlere ve çocuklara dair gelişme ve tıbbi uygulamalar kıyıda köşede kalıyor.Bu söyleşininse toplumsal cinsiyet kavramı ile ilgilenenlerin yanında toplumsal cinsiyetle uyumsuz gençlerle onların ebeveynlerine genel eğilimden farklı bir perspektif sunabileceğini düşünüyoruz.
Bir dönem trans olduğunu düşünen ama sonra fikrini değiştiren ergen bir kız çocuğunun annesisin. Onun bu süreçteki yolculuğundan bahseder misin biraz? Ve tabii seninkinden de…
11 yaşındaki kızım bana trans¹ olabileceğini söylemeden iki ay önce büyümek istemediğini söylemişti. Pediatri endokrinologuyla yeni tanışmıştı (tip 1 diyabeti var) ve doktoru bize onun ergenliğin başlangıcında olduğunu söyledi. Doktor randevusundan eve dönerken kızım bana ağlayarak adet kanamalarının ne zaman başlayacağını, göğüslerinin ne kadar zaman sonra büyümeye başlayacağını sordu.
Bu doktor randevusundan birkaç hafta sonra, Ohio’da trans bir çocuk, Leelah Alcorn, kendini otobanda bir tırın önüne atarak intihar etti. Leelah’ın hikayesi, onun ölümü sonsuz acıyla dolu gibi görünen bir yaşantıya tercih etmesi kızımı çok sarsmıştı; haftalar boyunca Leelah’ın intihar mektubundaki ayrıntılarla uğraştı. “Transgender ne demek? Leelah bir erkeğin bedenine hapsolmuş bir kız mıydı yani?” “Ailesi onu öldürdüklerini nasıl fark etmemiş?”
Birkaç ay sonra, kızım bana kendisinin bir kız olmayabileceğini söyledi. Ona bunun kendisinin aslında erkek olduğu anlamına mı geldiğini sordum, öyle düşündüğünü söyledi. Ona bu konuda düşünmemiz gereken çok şey olduğunu söyledim ve bir psikolog olan dedesiyle ve genetik bilimci ve lezbiyen olan bir arkadaşımla bu konuyu konuşabilmek için iznini istedim. Kabul etti ve bana dedesine zaten kendisinin söylediğini bildirdi.
O gece kızım uyuduktan sonra babamı aradım. Babam bana kızımın her zaman “kendine has bir kişiliği” olduğunu hatırlattı ve onun bu hayal gücüyle duyarlılığının Leelah Alcorn hakkında neredeyse saplantılı denebilecek derecede okuması ve düşünmesi ile artmış olabileceğini söyledi. Beden ve cinsiyet huzursuzluğunun nasıl olduğunu açıkladı ve yeme bozukluklarıyla örnekledi. “Eğer çok şişman olduğunu düşünseydi, kendini aç bırakmasına yardım etmezdin,” dedi. “Ona, nasıl olursa olsun, kendi bedeni içinde kendisi olması için yardım etmelisin.”
Daha sonra genetikçi eşcinsel arkadaşımız olan Audrey’le konuştum; o da bana kendi ergenlik yıllarından bahsetti ve eğer o zamanlar böyle bir seçenek önüne serilmiş olsa kesinlikle cinsiyet değişimini düşünebileceğini söyledi. Birlikte, ergenlik dönemindeki hormonal baskılama ve sağlıklı kadın bedeninde testosteron kullanımı ile ilgili bulabildiğimiz az sayıdaki araştırmayı inceledik. Arkadaşım sağlıklı ergen bedenleri üzerinde uygulanan medikal müdahalelerle ilgili uzun vadeli verilerin eksikliği karşısında dehşete kapılmıştı. Audrey kızıma ergenlik döneminde ortaya çıkan hormonal tepkileri, ergenlik hormonlarının ikincil cinsiyet özelliklerinin gelişmesinin yanı sıra aynı zamanda beyin gelişimi, nöral yollar, gri madde için de gerekli olduğunu anlattı. Bize bu süreç duraklatıldığında, insanları yetişkinliğe götüren büyümenin de önüne geçilmiş olunduğunu söyledi. “Daha kim olduğunu bilmiyorsun ki,” dedi Audrey, “”olacağın kişinin olmak istediğin kişi olmadığını nasıl bilebilirsin ki?”
Kızım medikal cinsiyet değişimi konusunda, biz bu fikirleri birlikte keşfederken beklemeyi kabul etti; sayısız transmaskülen ergen videosunu kıskançlıkla izlediği bir süreçti bu. Devamında iki yıl süren duygusal çalkantı ve derinlemesine bir keşif süreci geldi. Aile ve arkadaşlar arasında “kız” kelimesi yerine onun isteği üzerine yalnızca “çocuk” kelimesi kullanılmaya başlandı.
Benimle toplumsal cinsiyet (gender²), ergenlik gelişimi ve hormonal müdahale hakkında konuşmak isteyen herkese musallat oldum. Tam cinsiyet değiştirme sürecinin ortasında olan biriyle ve onun partneriyle konuştum. Translarla, eşcinsellerle, trans ve toplumsal cinsiyetle uyumsuz (Gender Non Conforming – GNC) çocukların ebeveynleriyle konuştum, endokrinologlarla, bir Zohar alimiyle, eğitimcilerle, radikal feministlerle, postmodern teorisyenlerle ve kendilerini özel olarak “gender* uzmanı” olarak tanımlayan çocuk ve ergen psikologlarıyla konuştum. Trans ve toplumsal cinsiyetle uyumsuz (GNC) çocukların ebeveynleri için kurulan geniş Facebook gruplarına katıldım (ve sonra Löprolid ile ilgili bilgi aktardığım için bu gruplardan atıldım).
Kızıma onu bu farkındalığa ulaştırdığını düşündüğü, internette okuduğu ve izlediği şeylerden bazılarını bana da göstermesini istedim. İkimiz birlikte her türlü “eğer bunları yapıyorsanız trans olabilirsiniz…” testlerini ve Reddit’in “Transgender’a sorun” başlığındaki “Ben trans mıyım?” postlarını, bir sürü Tumblr bloğunu vs keşfettik. Basmakalıp algı ve davranışlar ile toplumsal cinsiyet rolleri hakkında uzun uzun konuştuk. Kızımın isteği üzerine Philadelphia Trans Sağlığı Konferansı’na katıldık, orada Jazz Jennings³ ile tanıştık ve yüzlerce transgender çocuk ve onların aileleriyle pizza yedik.
Aileler arasındaki yemek sohbetleri iki konudan ibaretti: “aslında her zaman böyleydi”, “pembeyi hep çok severdi”, “pırıltılı prenses kıyafetlerine bayılırdı”lara konu olan, bebeklerle oynamayı seven, oje sürmek isteyen oğlan çocukları ve çoğu zaman ergenlik döneminde pek arkadaşı olmayan ve aniden “trans” olduğu açığa çıkan doğuştan kız çocukları. Kızım o akşam kendine pek çok arkadaş edindi, iki yıl sonra bugün o arkadaşlarından bazıları uzun süredir testosteron alıyor, bazılarının meme aldırma operasyonları gerçekleşti. O akşam kızımın tanıştığı onca ergen içinde cinsiyet değiştirmekten vazgeçen bir çocuk daha olduğunu biliyorum.
Nihayetinde (neredeyse iki yıl sonra) kızımı aslında “yanlış bedende” olmadığı farkındalığına götüren şey cinsiyet temelli normlar, toplumsal cinsiyet rolleri ve beklentiler, mizojini ve homofobi hakkında çoğunluğu kadın, pek çok insanla yaptığı konuşmalardı. Aslında HİÇ KİMSE kendi “kimliği” ile özdeşleştirilen basmakalıp beklentiye bire bir uymuyordu. Bedeni doğru olmadığı için değil, büyümek zor olduğu için acı hissettiğini anlamaya başladı. “Trans olmak” hissettiği bu rahatsızlık ve kaygının açıklaması gibi aktarılmıştı ona ama onun sonunda vardığı noktada aslında “trans olmak” bunların hiçbirisinin kaynağı değildi.
Tıbbi cinsiyet değişikliği süreçlerinin kendine doktor onayıyla zarar vermek olduğunu düşünmeye başlamıştı. Hayatı boyunca sentetik hormonlara bağımlı olması onun bu noktaya varmasına dolaylı olarak yardımcı oldu diyebilirim. Her yemek yediğinde ya da kan şekeri yükseldiğinde, hayatı boyunca bazen günde on kez kendisine insülin enjekte etmek konusunda bir seçim şansı yok. Hormon replasman tedavisine başlayan arkadaşları enjeksiyonlar konusunda yakındıklarında kafasına bir şey dank etti. Yaşamak için ilaç tedavisine seçim şansı olmadan zorunlu olmak ile bir his için ilaç tedavisi istemek arasındaki katı farkı gördü. Onun bedeni GERÇEKTEN de yanlıştı aslında. Vücudundaki arıza tartışmaya yer vermeyecek şekilde tasdikliydi. Her gün defalarca aldığı sentetik hormonal tamamlayıcılar olmasa ölecekti. Hızlı ve acılı bir şekilde.
Böylece arkadaşlarının aslında sağlıklı bedenlere sahip olduklarını ama terapistlerinin, internetteki ve gerçek hayattaki arkadaşlarının ve hatta bazen ebeveynlerinin, sırf kişiliklerine, tercihlerine, kimi sevmeleri gerektiğine uymadıkları için onların aslında bedenlerinin yanlış olduğu inancını desteklediklerini fark etti. Ve bunu fark ettiğinde öfkelendi. Kendini kandırılmış hissediyordu; sırf ergen oğlanlarla ilgilenmediği ya da elbise giymek istemediği ya da hakkında konuşmayı en çok sevdiği konu suda ve karada yaşayan izopodlar arasındaki farklar olduğu için kendisinde bir sorun olduğuna inandırılmıştı sanki.
Yani görünen o ki ergenlikte “ani gelişen cinsiyet hoşnutsuzluğu” (rapid onset gender dysphoria) yaşamıştı değil mi? Bu kavram daha yeni yeni fark edilmeye başlanıyor.
Hem evet hem hayır. Bana, Alcorn’ın intiharından önce transgender olmanın mümkün olduğunun, hatta böyle bir şeyin olduğunun bile farkında olmadığını söyledi. Bu fikirle karşılaşır karşılamazsa hemen etkisi altına girmişti ve kendi “translığını” tanımlamıştı çünkü dişilere has ergenliği yaşamak istemiyordu. Yalnız da değildi zaten. Akranlarından pek çok kız o sene trans olduğunu açıkladı.
Bence yine de bu tartışmada “toplumsal cinsiyet uyumsuzluğu” (gender non-conforming) ile trans olarak kendini tanımlamaya kadar geçtiği yolları konuşmalıyız.
Özgürlükçü, ilerici, feminist aileler olarak hiçbir zaman kızlarımızın toplumsal cinsiyet normlarına tutunmaları için çaba harcamıyoruz. Bebekken her rengi giydiriyoruz ve o bebeğin kız olduğunu bağıran kafa bantlarından falan da takmıyoruz. Ben hiçbir zaman onun bir erkek olduğunu düşünen ve cümle içinde kız yerine oğlan kullanan insanları düzeltme gereği bile duymadım. Yalnızca bir kere bir düğüne giderken bir elbise giymesini istedim ondan ve ağladı. İnsanlar onun kız mı erkek mi olduğunu sorduklarında havlıyor, miyavlıyor ya da kükrüyordu. Daha küçük yaşlarda en sevdiği oyuncakları doldurulmuş hayvanlar, kumaş parçaları, mukavva kutular ve küçük plastik böcek, dinozor ve ejderha figürleriydi. Biraz büyüyünce LEGO’ya sardı, ama o pembe setine asla ilgi duymadı. Oyuncak hayvanlarıyla, hayvan figürleriyle ve çöp kamyonlarıyla bir sürü hayalperest oyun oynardı; hiç oyuncak bebeği olsun istemedi ve bir keresinde dört yaşındayken birisi ona hediye bebek aldığında ağladı. Onu tanıyan birisinin deniz kızı Barbie’nin onun için güzel bir hediye olacağını düşünmesine anlam veremiyordu.
En sevdiği oyuncak hayvan Crabby adını verdiği bir yengeçti ve onu her yere yanında götürüyordu. İnsan Crabby’nin erkek mi yoksa kız mı olduğunu sorduklarında “kız bir oğlan” ya da “erkek bir kız” diyor ve gülüyordu. Dışarıdayken babası gibi ayakta işemeyi seviyordu ve bir şekilde en yakın arkadaşı olan bir oğlan çocuğundan daha ileriye işeyebilmeyi öğrenmişti.
Çoğunlukla “erkek” çocuk kıyafetlerini tercih ediyordu: pantolonlar ve üzeri böcek, ejderha, canavar ve dinozor resimleriyle süslü tişörtler. Her zaman istediğinde kendi kıyafetlerini seçmesine izin verdik ve hiçbir zaman dükkanlarda doğrudan erkek reyonuna gitmesini sorun etmedik.
Bunlar önemli detaylar çünkü trans olumlayıcı internet sitelerine ve kitaplara döndüğümde -ki “toplumsal cinsiyet yerici” (gender critical) kavramını öğrenene kadar yalnızca bunları bulabiliyordum- kızımın toplumsal cinsiyetle uyumsuz tercihleri, seçimleri, bazı davranışları kolaylıkla onun aslında bir erkek olduğuna, bir “erkek beyni”ne sahip olduğuna kanıt olabilir, hatta parmaklarının boyu da anne rahminde çok fazla testosterona maruz kaldığının göstergesi olarak bile okunabilirdi!
Bedeninde hissettiği şiddetli gerginlik (disfori) aslında gerçekten de aniden gelişmişti. Gelgelelim, geçmişe dönüp bakınca cinsiyetine uymayan bir “doğuştan gelen cinsiyet kimliği” (innate gender identity) olarak yorumlanabilecek pek çok durum vardı.
Transaktivistler kamuoyunu “vazgeçme bir mit” diye ikna etmeye çalıştılar. Ama senin kızın gerçekten de vazgeçti. Sence transaktivistler neden kızınınki gibi genç insanların deneyimlerini inkar ediyorlar?
Çünkü vazgeçmenin varlığı tedbirliliği, rasyonelliği, şüpheciliği doğruluyor. Vazgeçenler bazı insanların trans olduklarını düşündükten sonra aslında olmadıklarını fark edebileceklerini kanıtlıyor. Vazgeçiş şüphe yaratıyor.
“Vazgeçenler” derken bir dönem trans olduklarını düşünen ama şu anda kendilerini trans olarak görmeyenlerden bahsediyorum. Kızım ve tanıdığımız diğer gençler gibi vazgeçenler, kendilerini trans olarak görseler dahi tıbbi müdahale sürecine hiç girmeyenler ve çoğu durumda bu medikal süreci hevesle bekleyenler oluyorlar.
Vazgeçme hikayeleri genellikle “aslında gerçekten trans olmayan” çocuklar olarak yorumlanıyor ve eleştiriliyor. Trans United Fund’ın yönetim kurulu üyesi Brynn Tannehill, % 84 vazgeçme oranının şişirilmiş olduğunu, çünkü toplumsal cinsiyetle uyumsuz pek çok çocuğun da “gerçek trans” çocuklar olarak istatistikte yer aldığını ileri sürüyor; yani elbette vazgeçerler; zaten trans değillerdi ki!
Zaten mesele de bu, benim çocuğum da değildi. Muhtemelen burada bu yazıyı okuyan ailelerin çocukları da trans değil.
Diyelim ki “gerçek trans” diye bir şey var. Peki bu ne demek olabilir? Toplumsal cinsiyet kimliğinin doğuştan ve biyolojik olduğuna dair az da olsa kanıt olduğunu varsayalım (ki yok). Diyelim ki toplumsal cinsiyet beklentilerine ve normlarına kolaylıkla uyum sağlayamayan ve disforiden muzdarip olanlar için ergenlikte tıbbi müdahalenin faydalı olduğunu gösteren uzun vadeli dataya sahibiz.
Peki, diyelim ki kızımın büyürken sergilediği, toplumsal cinsiyet açısından atipik davranışlar gerçekten de biyolojik bir anormallikten kaynaklanıyormuş olsun.
Ne olmuş yani?
Kızım dişil davranış ve tercih kodlarının çan eğrisinde kuyruğun en ucunda oturuyorsa ne olmuş? Bu nasıl onu “diğer” kategorisine sokuyor? Bu neden ve nasıl derinlerde hatalı olan bir şeylerin “düzeltilmesi” için tıbbi müdahaleye ihtiyacı olduğu anlamına geliyor?
Neden o ve onun gibi farklı olanlar, düzeltilmelerine gerek olmadan “oldukları gibi” kalmaları için desteklenemiyor? Cinsiyet gelişiminde farklılıklara sahip (“interseks”) çocuklara uygulanan tıbbi müdahalelerin dönüştüğü o tarihi korku gösterilerinden hiç mi ders çıkarmadık?
Farklı olmak neden sadece kadına dair normların dışında kaldığına değil de “aslında erkek” olduğuna delil oluyor?
Vazgeçme ihtimali “bekle ve gör” yaklaşımına olanak veriyor ve bu yaklaşım gender alanında çalışan bazı “olumlayıcı” profesyonellerce çocuğunuzun trans olmadığı konusunda ona baskı yapmak kadar tehlikeli görülüyor. Gerçekten inanılmaz; çocuklara ve ergenlere uygulanan sosyal ve medikal cinsiyet değişim müdahalelerinin, (ailelerin bildirdiği) ani memnuniyet ve kısa dönemli onaylanma haricinde faydalı olduğuna dair hiç kanıt yokken sakınımlı bir tavır olan “bekle ve gör” yaklaşımının ötelenmesi beni dehşete düşürüyor.
Olumlama modeli Amerika’da oldukça yaygın ve aslında oldukça da tartışmalı. Birleşik Krallık’ta bir doktor, 12 yaşından başlayarak oldukça küçük çocuklara cinsiyet değiştirme hormonları verdiği için şu an soruşturma altında; Amerika’daysa pediatrik gender kliniklerinde normalleştirilen bir durum bu. 18 yaş altı ameliyatlar Birleşik Krallık’ta, hatta bir zamanlar yaş sınırı olan prosedürleri uygulatabilmek için gidilen yer olarak bilinen Tayland’da bile yasakken Amerika’da gerçekleştirilebiliyor. Amerika’daki “olumlayıcı” klinik yetkilileri çocukların cinsiyet değiştirmesi ile ilgili tüm tartışmalar bitmiş gibi davranıyorlar, oysa 2015’te yayınlanan ve dünyanın 17 farklı ülkesinden araştırmacıların katıldığı bir araştırma makalesinde “erken dönemde uygulanan bu medikal müdahaleler üzerinde pratikte bir fikir birliği oluşmadığı” konusunda uyarılar var.
Buna rağmen WPATH (Dünya Transgender Sağlığı Meslek Birliği) medikal ve hormonal tedavi için yaş sınırının düşürülmesinin ve trans ilaçlarına erişimin kolaylaştırılmasının gerekliliğini savunuyor. Amerika’da pediatrik gender pratisyenleri ve onları savunanlar bu tedavi sanki tartışmaya yer kalmamış, yerleşik bir bilimmiş gibi davranıyorlar. Ama değil. “Trans çocuklarda” ergenlik durdurucu ilaçların kullanımında öncü olan Hollanda’daki gender uzmanları bile çok genç yaşlardaki çocukların sosyal olarak geçiş yapmaları konusunda uyarıda bulunuyorlar. Çünkü sosyal olarak geçiş yapmayan çocuklar her şeyi kendi başlarına çözmek zorunda kalırken, sosyal geçiş yapmış olanlarınsa fikir değiştirmeleri halinde cinsiyet geçişinden vazgeçmeleri zorlaşıyor.
Vazgeçiş hikayeleri aynı zamanda öncelikle altta yatan ruhsal sağlık sorunlarını tedavi etmeye odaklanan tedbirli yaklaşımlara da ağırlık kazandırıyor. Bu da tabii transaktivistlerin translığı patolojik olgulardan tamamen ayırmaya çalıştıkları bu iklimde bir sorun haline geliyor. Çocukların trans olduklarını düşündükleri bir sürü aile tanıyorum. Neredeyse her durumda öncül bir ruh sağlığı bozukluğu teşhisi ya da travmatik aile deneyimleri bulunuyor.
Sizin gibi düşünen ebeveynler genellikle “transfobi”yle ya da (en iyi ihtimalle) “çocuklarına destek olmamak”la suçlanıyor.. Bu konuda ne demek istersin?
Çocukları estetik ameliyat olmaya, sentetik hormon baskılayıcıları ve tamamlayıcıları almaya yönlendirmek sağlıklı, destekleyici, aydınlanmış ya da ilerici değil. İnsanların özgün benlikleri, kızımın her gün hormonal takviye gerektiren bağışıklık sistemindeki rahatsızlığı gibi altta yatan patolojik bir neden olmadığı sürece cerrahi ve hormonal tedavi gerektirmez. Tıbbi geçiş, ızdırapları başka şekilde iyileştirilemeyenler için son çare olmalı.
Ömür boyu tıbbi olarak hasta olmak, ilaçlara bağımlı olmak özgürleştirici değil; aksine köleleştirici. Eleştirel ve tedbirli bakış açısı da düşmanlık değil, iyi ebeveynlik demek.
Toplumsal cinsiyet huzursuzluğu (gender dysphoria) elbette gerçek ve gerçekten de ızdıraba yol açıyor. Kızım da oldukça derin, şiddetli bir acı içindeydi.
Başlangıçta benim de tereddütlerim oldu tabii ama sonra çocuğumun “yanlış bedende” olmadığını biliyordum ve annesi olarak, onda bir sorun olduğunu onaylamak yerine ona kendine zaman vermesini önererek ve kendisini bir bütün olarak ve kendine has benliğiyle görebileceği araçları sunarak ona uzun vadeli yarar sağlayacaktım (ve tabii uzun vadeli zararları da azaltmış olacaktım).
Bence çocuklarımıza sunabileceğimiz en büyük destek toplumsal cinsiyetle ve buna dair kimlikle ilgili tüm önyargılı, yerleşimiş fikirlerden arınmaktır. Gender terapistleri ve trans çocukların ebeveynleri bana hep çocuğumun toplumsal cinsiyet kimliği konusundaki tek bilirkişinin çocuğum olduğunu ve ona “neden?”, “bu ne demek sence?”, “bu sonuca nasıl vardın?”, “peki bu konudaki kaynakların kimler?” gibi onu binlerce farklı tavşan deliğine yönlendirebilecek binlerce soru sormanın transfobik ve engelleyici olduğunu, bunun ona zarar vereceğini söylediler.
Hiç de öyle olmadı. Bu sorular tam da onun kendisini anlamlandırmasına yardımcı olan, düzeltici bir tedaviye ihtiyaç duymak yerine kendi bütünlüğünü hissetmesini destekleyen, onun hayal kırıklıklarıyla başa çıkabilmesini sağlayan ve hem gerçekte var olan hem de algılanan ve hissedilen kısıtlamaların üstesinden gelebilmesini öğreten sorulardı.
Anlattığımız hikayeler yeterli değil. Yeterince uzağa gitmiyorlar. Yeterince derin değiller. Çok kolaylar. Cevap bir hapta ya da estetik operasyonda olamaz. Ne kadar çok çocuğa sırf yerinde duramıyor diye Ritalin yazıldı biliyor musunuz? Lütfen ama! Tüm endüstri trans çocuklar etrafında şekilleniyor şimdi. Kariyerler yaratılıyor, sadece medikal alanda değil, eğitimde, politikada, modada, medyada… Sırf gayet normal, gelişimsel olarak beklenilen çocukluk davranışları (çoğunlukla homofobik) patoloji olarak yeniden paketlenip sunulduğu için. Bunu daha önce de görmüştük.
“Trans” olmak çok kolay. Bir raftan seçip alabileceğiniz ve ambalajının içinde asıl benliğinize ulaşabilmek için elde edilmesi gereken diğer bileşenlerin listesi olan bir kimlik. “Trans olmak” kızımın gibi çocuklar için adeta belirli görevleri gerçekleştirmenizi isteyen bir bilgisayar oyunu ve bu oyunda “olumlama” için elde edilmesi gereken her tıbbi prosedür, tüm sorunlarınızın çözülmesine sizi bir adım daha yaklaştıran “destansı bir kazanım”a (epic win) tekabül ediyor. Tabii gerçekte fiziksel gelişimi baskılayan veya sağlıklı vücut parçalarının çıkarılmasına neden olan bir oyun mevcut değil. Trans olmak bir bilgisayar oyunu değil, gerçek hayatın ta kendisi. Gerçek, acı verici, kafa karıştırıcı… Ve trans olmak sadece kimliğinin değil aynı zamanda tüm bu acının köklerinin de belirleyici bir cephesiydi.
Ben çocuğuma onun bu yolculuğu boyunca destek oldum. Ama ona destek olurken ilk akla gelen ve en kolay cevabı derhal kabullenmedim. Kızımın toplumsal cinsiyet normları ile ters düşmenin ya da onları kabullenmemenin tamamen normal ve sağlıklı olduğunu anlamasına yardım ettim. Benim neslimin “toplumsal cinsiyetleri bükme” olarak adlandırdığı şeyi her anlamda destekledim ama cinsiyet huzursuzluğunu iyileştirmek adına kendi bedenine ciddi zararlar verecek şekilde kendini bağımlı kılmasına onay vermedim. Daha ilk konuşmamızdan itibaren ona saçını istediği gibi kesebileceğini, ne isterse onu giyebileceğini ve kendine seçtiği ismi kullanabileceğini söyledim. Huzursuzluğu boyunca onun yanında oldum ve ona elimden gelen her şekilde destek oldum, ama aynı zamanda ona bu huzursuzluk ve kafa karışıklığının da anlamlı ve derinden keşfedilmiş hayatın son derece haklı parçaları olduğunu anlatmaya çalıştım.
Oldukça küçük yaşta medikal cinsiyet geçişlerine başlanması ile ilgili iki gerekçe sunuluyor: Birincisi intihar riski, ikincisi de ergenlik durdurulduğunda karşı cinse geçişin çok daha iyi gerçekleşebilmesi. Sence bu gerekçeler mantıklı mı, bu konuda ne düşünüyorsun?
Korku ve seçeneksizlik ile yapılan majör hayat değişikliklerinin başarılı olması oldukça nadirdir aslında. Çocuklar trans oldukları için kendilerini öldürmezler. İntihara meyillilik, mutsuzluğa verilen disfonksiyonel bir tepki olarak ele alınıp tedavi edilmeli, trans olmanın bir semptomu olarak değil. Anksiyete, kaygı bozukluğu olarak tedavi edilmeli, trans olmanın bir semptomu olarak değil. Depresyon, depresyon olarak tedavi edilmeli, trans olmanın bir semptomu olarak değil. Ve intihar, “uzman” tavsiyelerine çaresizce ihtiyaç duyan hassas ebeveynleri manipüle etmek ya da çocuklara kendi canlarını alma fikrini aşılamak için kullanılan bir strateji olmamalı. Bunun durması gerekiyor artık. Bu resmen bulaşıcı hale geldi.
Son yıllarda konuştuğum, erken yaşta medikal geçiş süreci başlatılan çocukların ebeveynleri ve pek çok farklı gender “uzmanı”, genç yaşta cinsiyet değiştiren çocukların çok daha kolay geçiş yaptığını öne sürüyor. Bu da bir sorun çünkü tüm önceliği “geçiş”e indirgemek, tıpkı tüm bunların etrafında şekillenen ideoloji gibi, aslında cinsiyet algısındaki o ikili ayrımı kuvvetlendiriyor ve bir erkek gibi ya da bir kadın gibi görünmenin belirli sınırları olduğunu söylüyor. Geniş omuzlu harika kadınlar tanıyorum. Sakalı çıkmayan çok yakışıklı erkekler biliyorum. Ne olmuş yani? Doğuştan dişi olan bedenlerde testosteron etkisi oldukça hızlı ve yüz kıllarının çıkması, erkek tipi kelleşme ve ses tellerindeki değişim gibi bazı şeyler de geri dönüşümsüz oluyor. Bunun dışında doğuştan dişi bireylerin birkaç yıllık testosteron alımından sonra, kanser riskini önlemek için mutlaka tüm rahmi aldırma ameliyatı olmaları öneriliyor. Yani erken geçiş sonraki medikal süreci ve operasyonları sınırlandırmıyor da. Hatta bazı durumlarda çok daha yoğun ve acılı prosedürler gerektirebiliyor. Bana kalırsa atipik toplumsal cinsiyet sahibi insanlar için bu “geçiş” fikrinden tamamen kurtulmak çok daha sağlıklı olurdu.
Yakın zamana kadar pediatrik cinsiyet değişimine karşı eleştiriler yalnızca muhafazakar sağ kanattan geliyor gibi görünüyordu. Tabii o kanattan gelen eleştiriler eşcinsel hakları ve transgender olmayı aynı potada eritip ikisine de karşı çıkma eğilimi gösteriyorlar. Senin politik duruşun ve bakış açın nasıl?
Ah, ben solun da solundayım aslında. Aslında sesimi duyurmak istememin sebeplerinden biri de bu; trans ideolojisine karşı fikirler genellikle muhafazakar sağdan geliyor ve gerçekten de derin bir şekilde cinsiyetçi ve homofobik inançlarla kuşanmış durumda bu eleştiriler. Sol görüşte olanlarsa transfobik, bağnaz, TERF, özcü, biyolojik determinist ve işte o eski boktan, nefret dolu, geri kafalı insanlar olarak etiketlenmekten korktukları için konuşmuyorlar.
Ah.
Bakın, eğer bir yetişkin dikkatle ve tabii iyi araştırılmış bir süreçten, neden bıçak altına yatmak ya da hormon tedavisine başlamak istediklerini derinlemesine kendi içlerinde , sorguladıktan ve tüm bu tıbbi prosedürlerin onlara 5, 10, 40 yıl sonra ne getirebileceğini uzun vadeli veri eksikliğini de hesaba katarak tam olarak anladıktan sonra karar verirse, kendilerinin ve onlara destek olan profesyonel ekiplerin istedikleri medikal seçimi yapabilmeleri gerektiğine inanıyorum. Sağlık sigortalarının ve hatta (yalnızca hayal edebileceğim bir) ulusal sağlık poliçesinin translara yönelik tedavilerin her adımını karşılaması gerektiğini düşünüyorum.
Transların eğitim, sağlık, istihdam ve barınma konularında ayrımcılığa karşı korunması gerektiğini düşünüyorum. Sokakta yürürken kendilerini güvende hissetmelerini, güvende olmalarını istiyorum.
Sesini duyurmak isteyen bir sözcü olarak, kendilerini trans olarak tanımlayan çocukların ebeveynleri için ne başarmayı umuyorsun?
Bu tartışmaları genişletmek istiyorum; daha derinlere inmek istiyorum; “düzeltici tedaviler”in çocuklarımızın bedenininden uzak durmasını istiyorum.
Onlara “neden?”, “sonra ne olacak?” gibi soruların cevaplarını ve pek çok başka olasılık ve sonucu keşfedecekleri araçları sağlamadan onları doğrudan ömür boyu sürecek bir tıbbi hasta olma haline yönlendirmek doğru değil.
Şu anda tartışmanın etrafında duyabildiğimiz bütün sesler transgender medikal sektöründen yükselmiş bir endüstriden geliyor. Ben de bu tartışmayı kendilerini “uzman” olarak tanımlayan ve tüm kariyerleri yanlış bir bedene doğmanın mümkün olmasına dayananların ötesine taşımak istiyorum.
Genç yaşta medikal geçiş savunanların çoğu “toplumsal cinsiyetle uyumsuz” olanların dışında, “gerçek trans” çocukların olduğunu da iddia ediyorlar. Buna katılıyor musunuz?
Hayır. Bence zaten dünyadaki her bir insan bazı yönleriyle toplumsal cinsiyetle uyumsuzdur. Geçenlerde Georgia Warnke’ı dinledim. Tıp camiasının genç yaştaki interseks çocuklara ameliyat uygulamalarını durdurmasını büyük oranda o sağlamıştır ve insanların cinsiyetlerindeki ve toplumsal cinsiyet temsillerindeki belirsizlikle çok daha rahat olabilmeyi öğrenmelerine yardımcı olmuştur. Kimliklerin “emperyalleşmesi”ni istemeyeceğimize dikkat çekiyordu. Bu ifadeyi de; bazı kimliklerin “onlarla özdeşleşenlerin hayatlarının en önemli parçası ve takıntıyla bağlı oldukları odağı haline gelme riskiyle karşı karşıya” olduklarını ve “insanları, kendi bireysel kimliklerinin karmaşık ve çok yönlü olduğunu unutmaya yönlendirdiklerini” yazan Kwame Anthony Appiah’dan ödünç almış. Gençliğin başına gelenin de bu olduğu konusunda endişelerim var.
Hayatları sıkıcı, yalnızlaşmışlar, yeryüzü ölüyor, ekonomi ölüyor, aileleri parçalanmış, sırtlarında çok fazla yük var. “İdeolojik” yetişkinliğe ulaşmanın daha zor olduğu bir çağ düşünemiyorum. Bence kendini trans olarak tanımlayan genç insanların pek çoğu bunun hayatı sarsan, yaşama anlam getiren ve üzerinde kontrolleri olabilen tek alan olması yüzünden bu kanıya ulaşıyorlar. Trans olmak bir cevap, bir çözüm ve tarihin “bastırılmış sınıfa” dahil olmanın bazı çevrelerde aynı zamanda daha büyük bir sosyal varlık yarattığı bir döneminde anlamlı, marjinal bir kimlik.
Onlara yüzeyler verdik. Kopyaların yansımalarının yansımaları… Ayna Evresi’nin yanlış tanımlanmış yansıması. Ellerine sığan bir ekranda Photoshopla üzerine çiğ damlası eklenmiş bir gül… Sabah uyandıklarında ilk, gece uyumadan son dokundukları şey bu. Biz ebeveynler ne olup bittiğini kavrayamadık. Dijital yaşantıların gerçek hayatı nasıl kanatabileceğini öngöremedik, “bulut” dediğimizde neden bahsettiğimizi açıklamamız gerektiğini fark edemedik. Benzer şeyler yaşayan bir başka anne şöyle demişti: “Online dünya hayatımıza aşırı tuzun çorbaya yayıldığı gibi yayılıyor.” Yaratılmış personalar, kokusunu bilmediğin, hiç dokunmadığın en yakın arkadaşlar, hayat verilen avatarlar. Junior Oxford Sözlüğü “meşe palamudu, kül, düğün çiçeği, karahindiba, eğreltiotu, sarmaşık, nektar, mera ve söğüt” sözcüklerini “blog, genişbant yayını, fenomen, chat odası, mp3 player ve sesli mesaj” sözcüklerine yer açmak için sözlükten çıkardı.
Çocuklarımızın hayatlarının büyük, anlamlı ve heyecan verici kısımları dijital dünyalarda, maddi dünyaları ise daha küçük, yalıtılmış ve bağlantısız hale gelmiş durumda. Çoğu durumda çocuklarımız trans kimliklerinin farkına varmadan önce de zaten bedenleri ile bağlantısız halde oluyorlar. Koşmak, zıplamak, dans etmek, güreşmek; tüm bunlar artık kontrollü alanlarda gerçekleşebiliyor. Genç insanların da yetişkin kontrollü, tasarlanmış ve korumalı alanlardan uzaklaşabileceği tek yer dijital dünyaları. Böyle bir iklimde de tüm bunları “asıl benliklerin” teknolojinin aracılık ettiği tüketime yönelik ürünler olabileceği nokta izliyor. Planlı eskimeden bahsediyoruz ya hani! İşte bu da bedenlerin doğumdan itibaren planlı eskimesi ve çocuklarımız da transhümanizm için erken dönem test konuları. Gerçekten! Koruma şapkalarına gerek yok. Google’da “postgender” aratın.
Hayır, “gerçek trans” diye bir şey olduğuna inanmıyorum. Hepimizin hormonal, iskeletsel, duygusal, kişisel vb özelliklerin mozaikleri olduğumuza ve bu kimliklerin tehlikeli yollarla metalaştırıldığına inanıyorum.
Kızın şimdi sadece 14 yaşında. “Olumlayıcı” klinik tedavi uzmanları “Gördünüz mü? Gerçek bir trans değilmiş. Hiç kimse trans yapılamaz, kızınız da trans olmadığını fark etmiş. Kimseye bir zarar verilmiyor” diyecektir.
Kızımın trans olmadığını fark etmesinin tek nedeni ona alan, zaman ve farklı insanlarla konuşma imkanı tanımam. Bana tavsiye edildiği gibi onun yeni trans kimliğini derhal onaylamadım. Eğer öyle yapmış olsaydım, “evet, bu mantıklı” demiş olsaydım büyük ihtimalle şu anda testosteron alıyor olacaktı. Şimdi bana düzenli olarak onun bir kızın bedenine hapsolmuş bir erkek olduğuna inanmadığım için teşekkür ediyor.
Bir önceki soruyla da alakalı olarak, kızınızın yeniden karar değiştirmeyeceğini ve aslında trans olduğunu fark etmeyeceğini nereden biliyorsunuz? Aktivistler / olumlayıcı klinik uzmanları kızının seni memnun etmek için “açılmadığını” söyleyeceklerdir.
Kızımın tekrar fikir değiştirip değiştirmeyeceğini bilmiyorum. Nasıl bilebilirim ki? Bildiğim tek şey geçtiğimiz iki yılı cinsiyet huzursuzluğunu sorgulayarak geçirmiş olduğu: Bu huzursuzluğun nereden kaynaklandığını, hayatındaki hangi amaca hizmet ettiğini/etmediğini; yoğunluğunu neyin tetiklediğini/arttırdığını ya da azalttığını uzun uzun sorguladı. Bu sorgulama sürecinin büyük kısmında huzursuzluğuyla, kaygılarıyla yüzleşti ve travmasının üstesinden geldi ve bedeniyle daha rahat bir şekilde yaşamayı öğrendi.
Yeniden açılmak için evden ayrılmayı bekliyor olabilir mi? En iyisi ona sormak tabii [Okurlarımıza not: Soracağız!] ama sanmıyorum. Cinsiyet kimliği hakkında iki yıl boyunca endişelendiği için bir hayli kızgın aslında. Toplumsal cinsiyet rolleriyle uyumsuzluğunu ve “kadınlık” ile uyuşmazlığını, tıbbi olarak düzeltilmesi gereken bir patoloji olarak değil, bireysel kişiliğinin bir parçası olarak görüyor bugün. Ona göre -kendisi bunu benden daha iyi açıklıyor aslında- trans olmak erkeklerin ve kadınların yalnızca belirli bir kalıba dahil olduğunu, biyolojik fonksiyonların ötesindeki kimlik/kişilik/öz gibi bazı özelliklerin yalnızca kadına ya da erkeğe ait olabileceğini kabullenmek anlamına geliyor. Ve bunun doğru olduğuna inanmıyor.
Medikal geçişe tüm gençlik için karşı mısınız peki? Ve neden?
Hayır değilim. Bazı gençler için ilaç tedavisinin en iyi çare olabileceğine inanıyorum. Ama sağlıklı beden parçalarının çıkarılması gibi operasyonların kesinlikle hiçbir çocuk ya da ergene uygulanmaması gerektiğine inanıyorum.
Bedeni “düzeltici önlem” olarak fiziksel şekilde değiştirmek (ve kısırlaştırmak) yeni bir şey değil. Tıp tarihi koyu tenliler, engelli bedenler, kadın vücudu ve eşcinseller üzerinde denenmiş korkunç uygulamalarla dolu. Bir zamanlar eşcinsel erkeklerin cerrahi olarak hadım edildiği Hollanda’daki doktorlar, kendilerini trans olarak tanımlayan çocuklara ergenlik bloklayıcı ilaçları uygulayan ilk doktorlardı. Tıbbi transgender prosedürleri düşünürken de her zaman tarihte, uyumsuz bedenlere tıbbi olarak desteklenen prosedürlerin verdiği zararların akılda tutulması gerektiğini düşünüyorum. Ritalin’den biraz önce bahsetmiştim. Ama bir de lobotomi uygulamalarını hatırlayalım, histerik kadınlara uygulanan tedavileri, kadın sünnetini. Unutmayalım ki ergenlik baskılayıcılar ve onu takip eden karş cins hormonları bedeni kısır hale getiriyor. Gender uzmanları çoğu sağlıklı eşcinseller olarak büyüyebilecek çocukların bedenlerini kısırlaştırıyor ve kanser ya da başka ciddi tıbbi rahatsızlıkların oluşması riskini büyük ölçüde arttırıyor.
Tedbir. Kapıları derhal ağzına kadar açmak yerine biraz daha tedbirli olmak zorundayız. Ergenlik baskılayıcılar, karşı cins hormonları ve operasyonlar… Hepsinin hayat boyu sürecek etkileri var. İnsanların kendileriyle barışmalarını, kendilerini tüm o karmaşık, uyumsuz, çelişkili ve muhtemelen sınırlandırılmış halleriyle tanıyıp kabul etmelerini öğrenmelerine yardımcı olmaya odaklanmak daha iyi olmaz mı? Çeşitliliği benimsemek istiyoruz, değil mi? O halde onları mümkün olan en sağlıklı bedenleriyle ve kimyasal ilaçlara olabildiğince az bağımlılıkla benimseyelim.
Sana 4thWaveNow’ın sözcüsü olmak için bir adım öne çıkmandan ötürü teşekkür ediyoruz. Farkındasındır ki pek çok ebeveyn bugünün politik iklimi yüzünden yüksek sesle konuşamıyor.
Cinsiyet kimliklerini araştıran genç insanlarla birlikte yaşayan ve onlara değer verenlerin insanların “yanlış bedenlerde” doğabileceği ve insanın “asıl benliğinin” medikal tüketime bağımlı olduğu fikrine daha eleştirel ve sakınımlı yaklaşmalarını istiyorum. Bu tartışmaları “çünkü ben bir transım” yanıtından daha ötesine ulaştırmayı istiyorum. Çünkü bu yanıt yeterli değil. Burada konuşulması gereken çok daha fazla şey var ve daha anlamlı cevaplara ulaşabilmek için saha zor sorular sorup sabırla beklemeyi çocuklarımıza ve gelecekteki toplumlara borçluyuz.
Ben sesimi duyurmak istiyorum çünkü biliyorum ki başkaları duyuramıyor. İnsanların geçimleri ve aile ve toplum içindeki huzurları söz konusu olduğunda konuşmak muazzam bir risk haline geliyor. Söylediğim hiçbir şey nefret ya da bağnazlık içermiyor, gelgelelim doğuştan gelen toplumsal cinsiyet kimliği ve tedavi olumlayan modellere dair baskın anlatımları sorgulamak oldukça tehlikeli hamleler sayılıyor çünkü felsefi sorular bile trans bireylere karşı “epistemik şiddet” olarak değerlendiriliyor.
Bu kabul edilemez. Eğer tartışmanın bir tarafının sesi kesiliyorsa o halde rasyonel düşünemeyiz ya da iyi bilgilendiğimiz ve konuya hakim olduğumuz tercihler yapamayız. Vazgeçenlerin sesleri, disforik ergenlere ve cinsiyet normlarına uyum sağlamayan çocuklara odaklanan tartışmalara önemli katkılar sağlıyor. Ebeveynlerin çocuklarına “biraz duralım, dayanalım ve tüm bunları birlikte düşünelim” demelerinde hiçbir sorun olmadığını bilmelerini istiyorum sadece. Yani eğer “trans olmak” en yalın haliyle “ben buyum” demek olsaydı, “ben buyum” da tıbbi bir ihtiyaçla birlikte gelmeseydi tüm bunları daha derinlikli, daha çok düşünmemiz gerektiği konusunda burada ısrar ediyor olmazdım.
Eğer cinsiyet (burada bedensel, biyolojik bir olgu olan ‘sex’ kastediliyor), kimilerinin iddia ettiği gibi sosyal olarak inşa edilmişse, o halde neden doğuştan gelen cinsiyetlerini toplumsal cinsiyet kimliklerine uydurmak için değiştirmek zorundalar? Bu hiç mantıklı değil. Translara yönelik medikal prosedürler genç insanlara, onların atipik cinsiyet davranışlarının ve/veya gelişimsel olarak normal olan bedensel huzursuzluklarının uyuşmazlığın ve dengesizliğin göstergesi olduğu kisvesi altında pazarlanıyor. Sağlık açısından hiçbir sakıncası olmayan ergenlik sıkıntıları, ergenlik dönemindeki bağımsız kimlik oluşumunun zorlukları, tüm bu süreçler bir patoloji olarak gösteriliyor. Çocukların esnek olmalarına yardımcı olmak yerine, “cinsiyet kimliği araştırmaları” kapsamına giren pek çok yaklaşım algılanan ve sosyal olarak zorlanan baskıyı, zorluğu, izolasyonu ve sıkıntıyı doğuruyor.
Ancak, pek çok açıdan, toplumsal cinsiyet kimlikleriyle ilgili ortaya çıkan farkındalıklar oldukça anlamlı ve hepimizi “erkeksi” ve “kadınsı” olmanın ne anlama geldiğini düşünmeye sevk eden genç insanlara bunun için minnettarım. Onlar sayesinde pek çok kişi artık oyuncakların otuz yıl öncesine göre nasıl daha cinsiyetli olduğunu fark ediyor ve birçok ebeveyn erkek çocuklarının neden pırıltılı kıyafetler giyemeyeceğini ya da kız çocuklarımıza neden gülümsemelerini söylediğimizi sorguluyor. Bunlar elbette iyi şeyler! Ama tüm bu iyi şeylerin bedeli çocuklarımızın uzun vadeli fiziksel ve duygusal sağlığı oluyor maalesef.
Hikayemizi bu karışıma ekliyorum çünkü bizim hikayemiz, basında zaten baskın olana alternatif bir yol sunuyor. Herkese “aslında bir erkek” ya da “kız” olduğunu duyuran “cesur trans çocuklar”a ek olarak, bedenlerinin cinsiyetleri ile tereddütler yaşayan ve hayatta cesurca kendilerinde bir sorun olduğunu, bir şekilde bedenlerinden yanlışlık olduğunu, kendilerinin ya da başkalarının bedenlerine dair algılarının düzeltilmeye ihtiyacı olduğunu düşünmeden ilerleyebilen cesur çocukları vurgulamak istiyorum.
Kızım da ben de, başka ebeveynlerin ve gençlerin, sağlıklı vücut parçalarını operasyonla aldırmadan, endikasyon dışı kanser ilaçları ve karşı cins hormonları almadan da cinsiyet huzursuzluğu ile başa çıkmanın mümkün olduğunu bilmelerini istiyoruz.
Ebeveynlerin soru sormalarını, derine inmelerini, şüpheci olmalarını istiyorum. Çocuklarınızı ve onların bu konudaki destekçilerini yalnızca “işte”, “çünkü böyle hissediyorum” ya da “ben buyum” gibi cevaplardan daha derine inmeleri için zorlamalısınız. “Neden?”i, “bu ne anlama geliyor?”, “bu his nereden geliyor?”u sormalı ve cesurca üzeri örtülü olan nedenleri keşfetmelisiniz. Kadın gibi ya da erkek gibi “hissetmek” ne anlama geliyor? Bu hisler neden sağlıklı bir bedene tıbbi müdahale gerektiriyor? Yani, bir düşünsenize, nasıl oluyor da birdenbire bu kadar çocuk “yanlış bedende” doğabiliyor?
¹ Özgün metinde ‘transgender’ geçen yerlerde, aynı şekilde bırakmamızın gerekmediğini düşündüğümüz durumlarda hem İngilizcede hem Türkçede yaygın olarak kullanılan ‘trans’ sözcüğünü tercih ettik.
² Gender sözcüğü Türkçeye ‘toplumsal cinsiyet’ olarak çevrilmiştir ve böyle kullanılmaktadır. Metinde bu çeviriyi yaparken bazı kısımlarda sözcüğü ‘gender’ olarak bırakmanın daha doğru olacağını düşündük. Çünkü söz konusu durumlarda anlam toplumsal bir olgu olmaktan ziyade kişiye has bir nitelik olarak kabul ediliyor ve değerlendirmeler ona göre yapılıyor.
³ ABDli Jazz Jennings 5 yaşından itibaren Youtube videoları ve TV programlarıyla ünlenen, cinsiyet geçiş süreci kamuoyu tarafından izlenen en genç ve popüler transgender şahsiyetlerden biri.
3 Comments Kendi yorumunu ekle