Pornonun marifetleri

Bu kültürün ve endüstrinin kadınlara faturası ne?
Aşağıda üç ayrı deneyim okuyacaksınız. Bunlardan ilki bir çeviri ve “ne yapalım canım erkekler porno seviyor işte” diyerek pornografiyi basit bir zevk meselesine indirgeyen popüler bir solcu gazeteciye cevap olarak yazılmış. Diğer iki kısa deneyim aktarımıysa genel olarak pornografi üzerine değil, son yıllarda popülerleşen BDSM pratiğinin kadınların karşısına ne şekillerde çıkabildiğini ortaya serebilmek için bizce anlamlı bir çerçeve çiziyor. Buraya aktardıklarımız dışında edindiğimiz bilgiler de pornografinin ağırlıklı tüketicisi olan erkeklerin içindeki şiddet pratiklerini de uygulamaya aynı oranda hevesli ve bu konuda sıkça ısrarcı olduklarını gösteriyor. Öte yandan kadınlardansa geri kafalı, muhafazakar, sıkıcı bir ‘kezban’ olarak görülmek istemedikleri için cinsel şiddeti reddetmekte tereddüt ettiklerini duyuyoruz. Muhafazakar bir ülkede, internet sınırlandırmalarıyla yaşamamıza rağmen pornografi kültürü bütün dünyayı etkiliyor ve yaygın tüketimi cinsiyet algımızı ve deneyimlerimizi de şekillendiriyor. Bunun kadınlar için ne gibi sonuçlar doğurduğunu araştırmak ve kadınların deneyimlerine kulak vermek feministlerden öğrendiğimiz bir yöntem. Ancak bu deneyimleri kişisel tercihler ve zevkler olarak değil mevcut güç ilişkileri içinde okuyup değerlendirmeyi ve sonuçlar çıkarmayı da öğrendik onlardan. Örneğin tahakküm ve itaatin erotize edilmesinin içimizden gelen duygulardan ziyade mevcut toplumsal güç ilişkilerinin bir dışavurumu olduğunu ve bunlar kurumsallaştığında da mevcut düzeni güçlendirdiğini…

23 yaşındayım. Benim kuşağım çok genç yaştan itibaren internet pornosuna maruz kalan ilk kuşak. Seksin ne olduğunu internette yabancıları izleyerek öğrendik ve o izlediklerimizden başka bir şey bilmiyoruz.

Başıma gelen şeylerden bazıları şunlar:

Seviştiğim erkekler tarafından:

  • Kafam zorla bacaklarının arasına ittirildi ve ben ağzıma alırken yukarıdan bastırıldı.
  • Öğürme refleksimin fazla kuvvetli olduğu söylendi, buna engel olamaz mıydım?
  • Yüzüme boşalmasına izin vermeye zorlandım, istemiyordum, uyurken yüzüme boşalacağını söyledi. Şaka sandım, değildi. Uyandığımda yüzüme mastürbasyon yapıyordu.
  • Anal denemeye zorlandım. O kadar canım acıdı ki durması için yalvardım. Durdu ama aşırı hassas olduğumu, *o kadar da* kötü olamayacağını söyledi ve daha sonra istemeye devam etti.
  • Saçım çekildi.
  • Israrla üçlü ilişki istendi.
  • Israrla -cinsel ilişkiyi- filme almasına izin vermem istendi.

Ve ben her birinde, ‘havalı kız’ olmadığım için kendimi suçlu gibi hissettim. Onu yüzüstü bırakıyordum. Kezbanlık yapıyordum.

BU ARTIK NORMAL. Tanıdığım her hetero kızın benzer deneyimleri var. HER BİRİNİN. Bazıları çok daha kötülerini yaşamış. Bazıları boyun eğmiş, bazıları karşı çıkmış ama hepsi kendisini suçlu hissetmiş, yeterince “özgür” olmadığı ve ona istediğini vermediği için kendisini ucube gibi hissetmiş.

Radikal feminizmi keşfettiğim birkaç yıl öncesine dek, hayır demekte bir sorun olmadığını göremiyordum. Buna saygı duyan ve bunu anlayan bir adamla birlikte olduğum için şanslıyım. Bu halde bile, artık -meni- yutmayacağıma karar vereli çok kısa zaman geçti. Bundan hiçbir zaman hoşlanmamıştım ama hep yapmaya mecbur olduğumu düşünmüştüm. Erkek arkadaşıma söyledim ve bana bunun kesinlikle sorun olmadığını söyledi, daha önce bundan hoşlanmıyor olduğumu duyunca dehşete düştü. Niye başka türlü düşünsündü ki? Porno kuşağı için seks bu.

Çok ayrıcalıklı bir kadınım—orta sınıfım, iyi bir eğitim aldım, beni her bakımdan destekleyen bir ailem var—buna rağmen hayır diyecek cesareti bulmak benim için zor oldu. Seviştiğim adamlar şimdi avukat, doktor, yönetim kurulu danışmanı, yani güçlü, nüfuz sahibi insanlar ve hala, sevişirken partnerlerini aşağılamanın normal olduğunu düşünüyorlar.

Bunu porno yaptı.

Sahip olduğun insanları etkileme gücünü binlerce genç okuruna tüm erkeklerin porno izlediğini söylemek, “erkeklerin hoşuna gidiyor işte,” “bizi niye ilgilendirsin ki?” demek için kullandığında, işte bunu pekiştirmiş oluyorsun. Bir kuşak kadın porno yüzünden acı çekti ve erkekler değişene dek hepimiz acı çekmeye devam edeceğiz. Bu bizim için entelektüel bir düşünce egzersizi değil, “erkekler böyle işte” demek veya “ama porno illa ki kadın düşmanı olmak zorunda değil” diye mızıldanmak hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Lütfen etki gücünü iyi yönde kullanmaya başla.

Feministlerin müttefiki olduğunu söylüyorsun. Bunu göster.

Çeviri: Serap Güneş

Kaynak

* * *

“Bundan dört ay önce bir adamla tanıştım. Bir sürü konuda anlaşıyorduk, aramızda ciddi bir cinsel çekim de vardı. Benden etkilendiğini ve birlikte olmak istediğini rahatça dile getirdi, ben de bundan bayağı etkilendim. Tanışmamızın üzerinden çok zaman geçmeden birlikte olduk. Birlikteliğin bir yerinde eleman giderek sertleşti, afalladım. Ne yapacağımı da çok bilemedim açıkçası, gayet iyi gidiyordu yani. Yarım bırakmak, bozmak falan istemedim. Ama daha sonra bildiğimiz şiddet devreye girdi. Daha önce de benzer şeyler yaşamıştım aslında ama bu başka türlüydü. Suratıma attığı tokat canımı gerçekten yaktı. Ben de durdum. “N’oldu?” diye sordu. Rahatsız olduğumu söyledim. Daha önce BDSM deneyimimin olup olmadığını sordu. O kapsama girer mi girmez mi bilmiyorum ama en uç deneyimlerimi anlattım. Suratsız bir şekilde beni dinledi. Sonra da BDSM’nin ne kadar özgürleştirici bir deneyim olduğunu falan anlattı. İkna olmadım ama kesin olarak ikna olmadığımı da söyleyemedim. Çünkü bir şekilde, aşağılayacı bir tavra sahipti. ‘Nasıl bilmezsin, senin gibi bir kadın buna nasıl kapalı olur’ gibi. Sonra birkaç kez daha birlikte olmayı denedik. Her seferinde eli yükseltti. En sonunda canım ciddi ciddi acıyınca ve tüm o şiddet ve hakaretleri kaldıramayacağımı da anlayınca kalkıp gittim. Bir daha da o adamla görüşmedim. Hala bazen karşılaşıyoruz ve bana nefret ederek bakıyor. :)”

* * *

“Yani şu kadar söyleyeyim, adam BDSM’ye nasıl yaklaştığımı sordu, ben de olabilir falan dedim. Sonra yavaş yavaş olayın içine girdik. Bir yere kadar OK ama derken hayvana dönüştü. Durdurmaya çalışıyorsun, durmuyor çünkü oyun zannediyor. Zaten ben neye uğradığımı şaşırmışım falan. Artık bir yerde pes ettim. Ertesi gün her tarafım mosmor, ağrı içinde büyük bir nefretle uyandım. Sonrasında adamla bu meseleyi konuşmaya çalıştığımda bana saçma salak bir sürü şey anlattı. Yok Sade’mış, yok bunun felsefesi varmış bok püsür. Dedim sen ne dersen de, ben istemiyorum. Valla ‘mansplaining’in daniskasını yaptı, şu yüzden istemiyorsun, bu yüzden istemiyorsun. Birader istemiyorum işte ama baktım ikna olmayacak üstüne kafamı şişirecek, ben de ne hali varsa görsün dedim bıraktım gittim. Ama dava açmayı bile düşündüm aslında, adli tıbba falan gitsem rapor alırdım, o denli. Kaç yıllık feministim, ayının birinin bana böyle zarar verdiğine inanamıyorum. Çok kızdım kendime de neyse yani, allahtan atlattım. Allah belalarını versin ya.”

Bu konuya değinen Erkekler neden sadistçe davranıyor? yazısı da ilginizi çekebilir. Ayrıca benzer bir deneyiminiz olduysa ve bizimle paylaşmak isterseniz muhabbet@feministvesvese.com adresine her zaman mail atabilirsiniz.

One Comment Kendi yorumunu ekle

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s