6B4T – Güney Kore ve Çin’den feminist bir parola

Çin’in popüler sosyal medya platformu Douban’da 6B4T’yi savunan feminist grupların hesaplarının engellenmesinin ardından bu kısaltma, en çok merak edilen başlıklar arasına girdi.

Ne anlama geliyor?

İlk olarak Güney Kore’de başlayan 6B4T, kadınların ataerkil toplumdan, erkek egemen alanlardan uzaklaşması ve kadınların güçlenmesi için başlatılan bir hareket olarak tanımlanabilir. Buradaki 6B, ‘sekse, evliliğe, hamileliğe, romantik ilişkilere, kadın düşmanlığını destekleyen markalardan alışverişe hayır ve bekar kadınlarla dayanışma’ anlamına geliyor. 4T ise Güney Kore’de güzellik normlarını reddeden ve meydan okuyan ‘tal korse’ (korseyi çıkar) hareketinden yola çıktı. 4T, güzellik standartlarına uymayı reddetmeyi ve cinsiyet eşitsizliğini destekleyen müzik idolleri, anime ve video oyunları gibi kültür sembollerini reddetmeyi savunuyor.

Güney Kore ve Çin’de yükselişe geçen bu hareketin özünde kadınları sömüren kurumlardan ve sistemden uzak durmak, bekar hayat yaşamak, kendi değerlerini oluşturmak ve kadınların kendi vücutları üzerinde söz sahibi olması gibi düşünceler yatıyor. Hala kadın düşmanı ve hatta nefret söylemiyle dolu internet ortamında, “6B4T” kişisel yaşam tarzına dayalı bir direniş. Film, kitap yorumları ve forumların sosyal medya platformu Douban, 6B4T hareketi hakkında paylaşım yapan 10 kadın grubunu ‘aşırılık,radikal siyasi ve ideolojik düşünceler’ içerdiğini belirterek engelledi.

Douban platformunda ‘Blossom’ isimli kullanıcı 6B4T’nin ‘bir disiplin’ değil ‘mücadele eylemi’ olduğunu şöyle anlatmıştı:

Ataerkil toplumda, kadın cinsel olarak nesneleştirilirken, erkeğin cinselliği güç göstergesi oluyor. Evlilik, çocuk doğurma, romantik aşk ve cinsel aktivite, erkeklerin gücünü pekiştiriyor. Bu nedenle, işçi grevleri ile aynı özelliklere sahip, şiddet içermeyen ve işbirlikçi olmayan bir mücadele tarzı olan 4b’yi savunuyoruz.”

‘Katılmayabilirsiniz ama susturamazsınız’

Güney Kore’de çalışan kadınlar ev işlerine eşlerinden dört kat daha fazla zaman harcıyor. Ancak ülkede giderek daha fazla kadın toplumun geleneksel eş ve anne rollerine sırt çevirmeye başladı. Zira son yıllarda yapılan bir araştırmaya göre, on yıl önce, Güney Koreli bekar kadınların yaklaşık %47’si evliliğin gerekli olduğuna inanıyordu; 2018’de bu sayı %22,4’e düştü. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi’nde Güney Kore, 153 ülke arasında 108. sırada yer alıyor. Öte yandan, ülkede evlilik ve çocuk sahibi olmak da gittikçe tartışmalı konular haline geliyor. Raporlara göre, 2018’de Koreli kadınlar, ortalama 0.98 çocuk dünyaya getiriyordu, bu da hükümetin ‘istikrarlı bir nüfusu sürdürmek için’ hedeflediği oran olan 2,1’in çok altında. Güney Kore hükümeti, 2067 yılına kadar 55 milyonluk nüfusun 39 milyona düşeceğini ve o zamana kadar ülke nüfusunun yarısının 62 yaşında veya daha büyük olacağını tahmin ediyor. Bu eğilimi tersine çevirmek için Güney Kore hükümeti, ebeveyn izni politikasını ‘iyileştirmek’, çiftler veya bekar kadınlar için doğurganlık tedavisi sağlamak gibi bir dizi uygulama getirdi. Yeni politikaya göre bekar anneler, evli olmayan kadınların sıklıkla karşılaştıkları damgalanmayı azaltmak için çocuklarını nüfusa kendi soyadlarıyla kaydedebiliyor. Ancak hükümetin bu politikaları, kadınların geleneksel rollerine ilişkin beklentilerden kurtuldukları anlamına gelmiyor. Söz konusu taktik, eşitliği destekleyen bir adım gibi görünse de altında devletin nüfusu yönetme stratejileri yatıyor.

Pekin Üniversitesi’nden Felsefe Profesörü Zheng Shiying, bir röportajında Güney Kore hükümetinin uygulamaya koyduğu bu yeniliklerin kadınlar değil erkekler için tasarlandığını söylüyor:

“Devletin, çocuk sahibi olacak kadınlara ihtiyacı var, bu yüzden politika bu kısır döngüyü tekrarlayacak ve eşitsizliği yeniden üretecek.”

6B4T’yi savunanlar olduğu kadar karşı çıkanlar da var. Ancak birçok vatandaş “6B4T” hareketine katılmasa da kimsenin görüşlerini ifadeetmesinin engellenemeyeceğini savunuyor. Çin’in bir diğer popüler sosyal medya platformu Weibo’da bir kullanıcı şunları yazıyor:

“Evlilik ve doğumu savunan bir grubumuz olabilir, neden savunmayan bir grubumuz da olmasın? Bekar ve çocuksuz gruplar? Onlara katılmayabilirsiniz ama susturamazsınız.”

Çin’de erkek çocuk tercihi nedeniyle 30-60 milyon kız çocuk öldürüldü

Çin’de katı tek çocuk politikası ve ataerkinin pompaladığı erkek çocuk tercihinden dolayı ciddi bir cinsiyet dengesizliği var. 35 yıl yürürlükte olduktan sonra 2016’da sona eren tek çocuk politikası ve erkek çocuk tercihi nedeniyle, 30-60 milyon arasındaki dişi fetüsün kürtaj ile alındığı veya doğduktan sonra kız çocuklarının öldürüldüğü belirtiliyor.

Bugün, nüfus sayımı verilerine göre, Çinli erkeklerin sayısı ülkedeki kadınlardan 30 milyon daha fazla. Çin’in baskıcı ve erkeklerin cinsel açıdan ‘mağdur olmamalarını’ amaçlayan ataerkil uygulamaları, komşu ülkelerden kadınların Çin’e satılmasıyla sonuçlanıyor. 2019 İnsan Hakları İzleme Örgütü raporunda Kamboçya, Laos, Myanmar, Pakistan, Nepal ve Vietnam’dan kadınların Çin’e satıldığı belirtildi. Raporda, 2013-2017 arasında Myanmar’dan tahmini olarak 21.000 kadın ve kız çocuğunun Çin’e kaçırıldığı yazıyor. İnsan hakları ihlallerini araştıran Korea Future Initiative organizasyonunun bir raporuna göre ise Kim Jong-un rejiminden kaçmak isteyen on binlerce Kuzey Koreli kadın da Çin’e kaçırıldı ve burada seks köleliğine zorlandı. Sadece Kuzey Koreli kadınların satışından elde edilen yıllık kazancın en az 105 milyon dolar değerinde olduğu tahmin ediliyor.

Boşanma öncesi ‘sakinleşme süreci’ politikası

Daha da kötüsü, Ocak ayında yürürlüğe giren yeni bir yasa, boşanma taleplerinin işleme konulmadan önce çiftlerin 30 günlük bir ‘sakinleşme süresinden’ geçmelerini zorunlu kılıyor. Yani çiftlerin boşanma için başvurdukları tarihten itibaren bir ay beklemeleri gerekiyor ve kararlarının hala geçerli olup olmadığı soruluyor. Yasa, doğum oranını artırma girişiminin bir parçası olarak çiftlerin ayrılmasını önlemeyi amaçlıyor. Yerel basına göre, doğudaki Hangzhou şehrinde, uygulamanın başlamasından bu yana 800’den fazla çiftin boşanması engellendi. Dünyanın çoğu yerinde -her zaman bir yasayla olmasa da uygulanan bu politika- aileyi dokunulmaz kılarak aile içi şiddetin artmasına neden oluyor ve böylece kadına yönelik şiddet, devlet eliyle normalleştiriliyor.

Douban’a tepki

Douban’a dönersek, 2019’da yükselişe geçen bu hareketin Çin’e de yayılmasının ve sosyal medya platformlarında görünür olmasının ardından engellenmesi ise eleştirilerin hedefine oturdu. 6B4T ile ilişkili hesaplarının Douban platformunda silinmesinin ardından, Çin’in Twitter’ı sayılan Weibo’da kadınlar ‘Kadınlar birlikte’ etiketi ile 50 milyondan fazla dayanışma ve destek mesajı paylaştı. FreeChineseFeminists (Çinli Feministlere Özgürlük) isimli Twitter hesabı, Douban’ın ‘6B4T’ grubunun kaldırıldığına dair bildiriminin bir ekran görüntüsünü yayınladı ve platformu ‘aşırı ve radikal bir ideoloji’ olarak nitelendirdi. 

Yıllar boyunca, feminist hareketler Çin sosyal medyasında sıklıkla bir sansürün hedefi haline geldi. Douban daha önce cinsel taciz davalarıyla ilgili adalet talep eden içerikleri sansürledi. Popüler feminist Weibo hesabı ‘Feminist Voices’ (@女权之声), diğer feminist hesaplarla birlikte 2018’de kalıcı olarak silindi.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s